2 Eylül 2018 Pazar

''Şeker Portakalı'' kitabı değerlendirmesi


Arka Kapak Yazısı

Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.

Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.




Yazar adı: Jose Mauro De Vasconcelos

Çevirmen: Aydın Emeç


Yayın tarihi: 03.01.2018


Sayfa sayısı: 182




Her yaşta kişinin okuyabileceği ve her yaşta farklı anlamlar çıkarılan bu kitabın uzun zaman etkisinde kaldım desem yalan olmaz. Yazar kitabı tam bir gecede yazmış ve çocukluğundaki yaşadığı olaylardan etkilenerek yazdığından okuyucuyu tam anlamıyla kitabın etkisi altına alıyor. Ortaokul yıllarımda kitabı çok fazla okumak istediysem de bir türlü denk gelmemişti. Belki de yasak kitap olduğundan okumaya korkmuştum. Şimdi de diyorum ki keşke okusaydım da küçük yaşta hayatın gerçek zorluklarını o yaşta anlasaydım. Bu yaşımda okumama rağmen doğduğundan beri acı çeken küçük bir çocuğun hikayesine çok şaşırdım ve üzüldüm. Kitabı okurken yazar sizi gerçekten olayların içinde yaşatıyor ve size bol bol çocukluğunuzu hatırlatıyor. İnsana bazı kitaplar zaman kaybı gelebilir ya hani keşke okumasaydım bütün zamanım boşa gitti dersin. Şeker Portakalı'nda tam tersi oluyor ve iyi ki okumuşum diyorsun. 

Kitabın konusuna gelecek olursak, kitap 5 yaşındaki Zeze isimli çocuğun hikayesinden ibaret. Zeze ne yazık ki acı dolu hayatıyla çok erken yaşta tanışıyor. Fakir bir ailenin çocuğu olan Zeze, çok zeki ama çok yaramaz bir çocuktur bu yüzden de mahallede ailesi dahil herkes ondan nefret ediyordu. Bir gün ailesi taşınmaya karar verir ve bu Zeze'yi fazlasıyla üzer. Ailesi Zeze'den biraz olsun acısını azaltmak için yeni evlerinin bahçesinde bir ağaç seçmesini ve onu sahiplenmesini isterler. Zeze bahçeden bir şeker portakalı fidanı seçer ve onu çok sever. Fidan Zeze'nin en yakın arkadaşı olmuştur ve bu ağaç Zeze ile konuşuyordur. Zeze'nin en çok istediği şeylerden biri de kasabanın en havalı adamı olan Portekizli'nin arabasının arkasına tutunarak uçmaktır. Bir gün buna cesaret eder fakat Portekizli'den bol bol azar ve dayak yer. Bundan sonraki günlerini  artık Portekizli'den kaçarak geçirmeye başlar, Portekizli de Zeze'den nefret ediyordur. Fakat bir gün Zeze bir yerini keser ve dayak yememek için bunu ailesinde saklar ancak yolda giderken Portekizli Zeze'yi görür ve onu arabasına alıp doğru bir eczaneye götürür. Daha sonra da bir pastaneye götürür. Gün geçtikçe de Portekizli ile Zeze dost olmaya başlarlar. Ve Portekizli artık Zeze'nin en yakın arkadaşı olmuştur. Bir gün Zeze babası tarafından çok kötü bir biçimde dövülmüştür ve artık dayanacak gücü kalmamıştır. Zeze artık sadece ölmeyi istemektedir ve trenin altına atlamayı düşünmektedir. O intihar planları kurarken en yakın dostu olan Portekizli'nin kaza haberini alır. Zeze artık en sevdiği kişi olan en sadık dostunu da kaybetmekle iyice yıkılmıştır. O sırada bir kötü haber daha alır. Şeker portakalının kesileceğini duyar tüm aile Zeze'yi bu haberin yıktığını düşünür. Tüm mahalle o nefret ettikleri çocuğa acımaya başlamıştır ve teselliye gelirler. O üzüntülü zamanında Zeze sadece tek arkadaşı şeker portakalı ağacıyla konuşmaktadır. 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder